" Seyr ve Cezbe Sırrı - Sırlar Deryası

Translate

Seyr ve Cezbe Sırrı

 


Sahip olduğun değerli cevherler sende aşk, muhabbet ve şevk ateşi gibi bir takım cevhere benzer hâl veya semâdaki müşahedelerin meydana gelmesini gerekli kılarNe zaman senden nur yükselse, sana bir nur iner, ne vakit senden ateşler yükselse, sana ateşler iner. Ancak gökyüzündeki cevherler sayılıdır, bir sınırı vardır onu geçmez, sendeki cevherler aksine belli sayıya sığmaz. Çünkü sende bulunan cevherler gelişmeyi ve fazlalaşmayı kabul eder. Eğer gökyüzündeki cevherin benzeri olan sendeki cevherden daha kuvvetli ve değerli olursa sendeki eksik cevher tam olana özlem duyar, kuvvetli de zayıfı kendine çeker. 


Eğer güçleri eşit ise, her ikisi de birbirine iştiyak duyar her biri, diğerini kendine çeker, böylece yolun ortasında karşılaşırlar. Bu özlem  rahmetin sıfatı, cezbe ise, kuvvetin kudreti  oluşunun eseridir.  Sendeki cevherler fazlalaşınca, bu cevher,  semâdaki kendi cinsinden olan cevhere nazaran  her şey haline gelir.

Bu sefer cevher semâdan  özlem duyar, o cevheri senin cevherin kendine  çeker, o da sana iner.   Seyr ve cezbedeki sır budur. Zira seyr, ma lum olsun diye cevheri tasfiye etmekten başka  bir şey değildir. Bu fiilin sonunda cevher fazla  ise cezbeder, noksan ise özlem duyar.


Ebu Bekir Vasıtî kaddese’llâhü ruhâhü dedi: 
ki (hyt: 320/932 den önce) 
 
“Allah Teâlâ’nın cemâl ve celâl sıfatları çar
pıştı. Bu çarpışmadan ruh doğdu. Oğul, parça
ya anne‐baba ise asla ve bütüne işaret eder”. 


Yüz dairesi saf ve temiz hâle gelince su kaynağının parlaklığı ve berraklığı gibi nur saçar, iki kaş ve iki göz arasında olan bu nur kaynağı sebebiyle Seyyâr nur kaynağını kendi yüzünde hisseder. Daha sonra yüz tamamen nura gark olur, önünden yüzünün hizasına kadar olan kısmı böylece nurdan bir yüz olur. Yine, nurlar fışkırır. O zaman ince bir örtünün ardından salıncak gibi gelip giden güneş görülür. Gerçekte bu yüz senin yüzün, bu güneş ise bedende gidip gelen “ruh güneşi” dir. Daha sonra bu saflık ve safiyet bütün bedeni kaplar ve önünde kendisinden nurlar çıkan bir şahıs  müşahede edersin. Seyyâr bu anda, vücudunun  her yerinden bu şekilde nurlar fışkırdığını his seder. Nice kereler olur ki bütün benlik perde leri ortadan kalkar, işte o zaman bütün bede ninle bütünüyle görürsün. 


Basiretin açılışı gözden başlar. Sonra sırayla yüz, göğüs, daha sonra ise bütün vücutta orta
ya çıkar. Önündeki bu nuranî şahıs sûfılerce “mukaddem”, “şeyhu’l‐gayb”, ya da “mizanu’l
gayb” diye isimlendirilir. 


Seyr u sülûkun ilk dönemlerinde bu nurâni adam senin karşına çıkar. Fakat zenci gibi sim
siyah bir renkle seni karşılar. Sonra o senden gizlenir. Bu şahıs aslında senden kaybolmuş 
değildir. Tam tersine sen o olmuşsundur. O senin içine girer ve seninle birleşir, tek varlık 
haline gelir. O, sırf beden ve vücut elbisesinden dolayı siyahtır. Sen ondan vücudu fani kıldığın, 
şevk ve zikir ateşi onu elbisesini yakıp tükettiği zaman elbisenin içindeki cevher çıplak olarak 
ortaya çıkar da böylece gördüğün gibi nurânî bir hale gelir.


İyi bil ki! Melek, nefis ve şeytan senden ayrı ve senin dışında bir varlık değil, aksine sen  onlarsın. Bunun gibi, yer, gök, Kürsî, Cennet,  Cehennem, hayat, ölüm... de senin dışında olan  şeyler değil, sende bulunan şeylerdir. İnşallah,  seyredip saflaştığın zaman bu sır sana açıklana caktır. 


Kaynak : Şeyh Necmeddîn‐i Kübrâ 

FEVÂİHU'L CEMAL VE FEVÂTİHU'L CELAL 59

Seyr ve Cezbe Sırrı Seyr ve Cezbe Sırrı Reviewed by Ben Bilmem on Pazar, Eylül 22, 2024 Rating: 5

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.