Bu iki ateş arasındaki fark ise ancak hâl ile bilinir.
Kişi üzerinde zikirle birlikte büyük bir ağırlık ve göğüs darlığı hissederse, kalbi ferahlamaz, gönlü rahatlamaz. Sanki bütün organları taş ile çatır çatır kırılıyor gibi bir an yaşarsa, bu hal içinde karanlık bir ateş müşahede eder ki bu
“şeytan ateşi”dir.
Bazen Seyyâr, bunun aksine bir hafiflik bir iç rahatlığı bir kalp güzelliği ve doygunluğu hissettiğinde yukarılara yükselen saf bir ateş görür. Kuru odunun ateşi gibi olursa bu da kalbin feza
ve semasındaki “zikir ateşi”dir.
Zikir ateşi, “her şeyi yakıp yok eden”, Bir
ateştir. Girdiğinde evde şunu söyler:
“Ben varım, artık benimle başka hiçbir şey olmayacak”.
Bunun manası “La ilahe illa’llâh”
(Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur) demektir.
Eğer evde odun varsa onu yakar, odun ateş olur. Eğer ev karanlık ise zikir nur olup, karanlığı yok eder, evi nura boğar. Evde nur olunca tabii ki ona zıt ve rakip olamayacaktır.
Bunun gibi zikir, zâkir (zikreden kişi), meşkur (zikredilen, Allah) dost olurlarsa o zaman “Nur üstüne nur”olur.
Hiç yorum yok: