KUBREVİYYE TARİKATI
Necmüddin Kübra Hz (d. 1145 - ö. 1221), Kübreviyye Tarikatı Şeyhi.
Necmeddîn Kübrâ Hazretleri’nin kendi ifadesiyle, onda bulunan “hamlık”ları izale etmiş ve nefsanî badireleri aşmasını sağlamıştır. Bu sürecin sonrasında, memleketi Hârezm’e dönen Necmeddîn Kübrâ Hazretleri, bundan sonraki hayatını tasavvufî terbiyeye göre mürîdlerini irşâd etmeye vakfeder. O artık bir “mürşid-i kâmil” vazifesindedir. Vefatına kadar sürecek olan otuz sekiz yıllık süre içinde pek çok kimse onun irşâd halkasına katılarak terbiye görmüş ve feyzinden istifade etmiştir. Bu zatlar arasında, daha sonra eserleri ve faaliyetleriyle meşhur olmuş birçok kimse vardır. Mecdüddîn-i Bağdâdî (v. 1210), Radıyyüddîn Ali Lala (v. 1244), Sadeddîn-i Hammûye (Hamevî) (v. 1252), Seyfüddîn-i Bâherzî (v. 1259), Baba Kemâl-i Cendî, Cemâleddîn-i Cîlî ve Necmeddîn-i Dâye (v. 1256) bunlardan bazılarıdır. Molla Câmî’nin ifadesine göre, Mevlânâ’nın babası Bahâeddîn Veled de onun mürîdlerindendir. Yine meşhur sûfî Ferîdüddîn-i Attâr’ın da onun mürîdleri arasında yer aldığı söylenmektedir. Gerek kendi düşünceleri ve eserleri, gerekse yetiştirdiği kişiler vasıtasıyla, Horasan bölgesi başta olmak üzere Orta Asya, Orta Doğu, Hind alt kıtası ve Anadolu’da tasavvuf kültürünün yayılmasına çok önemli katkılar sağlamıştır. Onun etrafında halkalanan insanlardan oluşan Kübreviyye tarîkatı Anadolu’da fazla yaygınlık kazanmamakla birlikte, özellikle Hz. Mevlânâ ve Necmeddîn-i Dâye vasıtasıyla Anadolu tasavvuf düşüncesi ve kültüründe, dolaylı da olsa büyük bir etki yapmıştır. XV. asırda Bursa’da yaşamış tasavvuf büyüklerinden, Yıldırım Bâyezîd’in damadı Emîr Şemseddîn-i Buhârî (Emir Sultan) de bir Kübrevî dervîşidir.
Necmüddin Kübra Hazretleri Hayatı
Seyh Necmüddîn Kübrâ. Harezm'e baglı Hayvek'de muhtmtemelen 540/1145 tarihinde dünyaya gelir.Kübreviye tasavvuf okulunun kurucusudur. Tam adı, Ebû'l-Cenâb Ahmed b.Ömer b.Muhammed b.Abdullah'dır.
Kaynaklara göre tasavvufa intisâbı, otuz bes yaslarında olmustur. O yaþa kadar ilimlerele ve özellikle hadis ilmiyle meþguldür. Hadis ilmini tahsil için çeþitli hocalardan ders ve icâzetler alir. Önce Hemedan'da bulunan Ebû Ali'ye gider, ondan hadis okuyarak icâzete nail olur. Ardından Mısır'da Iskenderiye'de âlî isnandla hadis rivayetinde bulunan Ebû Tahir Silefî adlı Safii mezhebine mensûb bir hadis âliminin ders halkasına katılır.
Bu zâttan yeterince yararlandıktan sonra Nisabur'a gider, orada Ebû Meâlî'den ilim tahsil eder. Fahreddîn-i Râzî ile bulustugu kaynaklarda rivayet olarak yer alır.
Necmüddîn Kübrâ, katıldıgı her ilmî münâkasada üstünlük gösteren bir ilim adamıdır. Çok güçlü bir zekâsı, genis bir ilmi vardır. Ilmi tartısmalarda herkese galip geldigi için kendisine büyük felaket anlamına gelen "Tâmetü'l-Kübrâ" denmisitir. Hayatının daha sonraki döneminde, bu lakabın ilk bölümü unutularak "Kübrâ" ile anılır olmustur, seyhinin verdigi "Necmüddîn" ismiyle beraber kullanılmıstır.
Türklerin Islâmlasmasının hemen ardından, tasavvufî sistemde hızlı bir ekollesme (veya tarîkatlasma) görülür. Necmeddîn Kübrâ hazretleri de bu dönemde ortaya çıkmıs ve Kübreviye adıyla yeni bir tasavvuf okulu kurmustur.
Seyh Necmüddîn Kübrâ'nın tasavufî yola girmesinde Baba Ferec Tebrizî'nin büyük etkisi olmustur. Tebriz'de hadis dersi okurken, gördügü Baba Ferec, heybeti, görüntüsü ve haliyle Necmüddîn'i derinden etkiler. Aralarında hemen yakın sayılabilecek bir münasebet baslar. Baba Ferec, onunla ilk karsılastıgında sunlari söyler: "Sana defter okuyacak vakit degildir, vakittir ki, ser defter-i cihan defteri olasın". Necmüddîn Kübrâ, bu uyarıyı önce dikkate almamıs yine ilmî tahsile, defter okumaya devam etmistir. Genis kültürü sebebiyle kendisine seyh bulmakta, gönül âleminin kapılarını aralayacak bir mürsid bulmakta haylı zorlanmıstır.Ilkin Seyh Ismail Kasri'ye talebe olur, daha sonra onun isaretiyle Ammâr-i Bitlisî'nin manevî egitimine girer.
Sonunda Ruzbehân Kebir Misrî'nin hizmetine dahil olur. Uzun süre hizmet eder; seyhinin kiziyla evlenerek onunla maddî yakınlık elde eder. Sonra tekrar Ammâr'ın hizmetine girer. Ammâr, bu talebesini yetistirdikten sonra Harezm'e irsad ile görevlendirir.
Gittigi yerde tekke-medrese arasında bir sogukluk vardir. Necmüddîn, bu yüzden önce gitmeyi istememisse de seyhinin ısrarı üzerine, oraya yerlesmistir. Necmüddîn Kübrâ'nin üç seyhi olmustur 1.Ismail Kasri, 2.Ammâr-i Bitlisi, 3.Rüzbehân Kebir Misrî.
Necmüddîn Kübrâ, Harezm'de oldukça faydalı hizmetlerde bulunur. Çok sayıda talebe yetistirir.Onun yetistirdigi en ünlü maneviyat adami, Mevlânâ'nin babasi Sultanü'l-Ulema'dir. Bu arada Baba Kemal Cündî (Sems-i Tebrîzî'nin üstadı). Mecmüddîn Bagdâdî, Sadeddîn Hamevî, Radıyüddîn Ali Lala, Seyfüddîn Baherzî, Necmüddîn Dâye ve Aynüzzaman Cemâleddîn gibi isimleri de sayabiliriz.
Adam yetistirmedeki kabiliyetinden dolayi kendisine "Seyh Velî Tiras" da denilmistir. Seyh Necmüddîn, Harezm bölgesinde etkili oldugu kadar yetistirdigi müridleri ile Anadolu ikliminde de varlıgını hissettirmistir. Necmüddîn Kübrâ'nin Mevlânâ yolu ile bütün bir Anadolu'da uygulandıgı metod ve fikirleri yayılma imkâni bulunmustur.
İsmail Kasri, Ammar Yasir, Kebir Mısri'nin yanında eğitim aldıktan sonra Harezm'de (Türkistan) kendi okulunu kurdu. Harezmşahlar devletinde 1221'de Moğollara karşı savaşta hayatını kaybetti.
Necmüddin Kübra Hazretleri ESERLERİ
- Usulü Aşere
- Risaleilel Haimilhaif
- Fevaihulcemal
KUBREVİYYE TARİKATI
Reviewed by Ben Bilmem
on
Çarşamba, Şubat 15, 2017
Rating:
Hiç yorum yok: